
İran, tarih boyunca savaşlarını topraklarının dışında yürüterek kendini koruma stratejisiyle tanınan bir devletti. Bu yalnızca 1979’daki Şii Devrimi’yle inşa edilen askeri aklın değil, Fars kültürünün binlerce yıllık stratejik zihniyetinin bir sonucuydu. Tavla, satranç ve dama gibi oyunlar, İran’ın siyasal ve askeri reflekslerine de yön verdi. Ancak bugün bu kadim satranç tahtasında İran, hem vezirini hem de kale hattını kaybetti. İçeride rejim içi çekişmeler, ekonomik kriz, etnik fay hatlarında artan gerilim ve istihbarat zafiyetleri; dışarıda ise vekil güçlerinin çöküşüyle yüzleşiyor. Bu boşluğu ise İran topraklarına sızan İsrail dolduruyor. Altı noktada kurulu gizli üsler, paramiliter gruplarla iş birliği ve uzay destekli istihbarat operasyonlarıyla İsrail, İran’ın kalbine ulaşmış durumda. Şimdi İran, kendi sahasında oynadığı savaşta ev sahibi avantajını kaybetmiş bir oyuncu.